mühendislik eğitimi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Her iş alanında oldugu gibi Elektrik Elektronik mühendisliğinde de mezun olmakla malesef iş bitmiyor.Doktorlar nasıl TUS sınavını vermeye calısıyorlarsa biz elektrik elektronik muhendisleri de gunluk calısma hayatımızda surekli uzmanlıgımızı kanıtlama cabası içerisinde olmak durumundayız.
Yazımıza olayların en basından baslayalım isterseniz.
1. Neden Elektrik Elektronik mühendisliğini seçtik?
Herkes adına konusamayacagımın farkındayım ancak hazırlık dahil 5 yıllık ögrencilik hayatımda kendi gözlemlerime dayanarak sunu rahatlıkla soyleyebilirim. Elektrik Elektronik muhendisligini secen 2 kesim var.
1.kesim rahat gelecek arayanlar :
Sunu belirtmeliyim bu kesim için hayat hiç kolay olmayacak.Hatırlıyorum bölümümüzde 3. sınıfı goremeden bolum degistirmek mecburiyetinde kalan bircok arkadasımız oldu. Her biri edindigi yuksek öss puanlarının (hani su 3 saatlik, gelecegimizi her sorudaki 5 adet şıkka bağlayan sınav) etkisi ve mühendislik yaşamının rahat olacağı ümidi ile gelmiş arkadaşlardı.Karamsar olmayalım bir kesim mezun olmayı başardı ancak malesef kendi işlerini yapamadılar ya da yapmakta gerçektende zorlandılar.
2. kesim Mühendisliğin farkındalığına sahip olanlar:
Nasılsa bir modacı küçüklükten gelerek kıyafet seçimleri ile modacı olacağını, nasıl ki bir sanatçı gerek sesi gerekse yeteneği ile gelecekte sanatçı olabileceğinin sinyallerini verebiliyorsa, mühendis olacak kişi de zaman zaman küçük detaylarla ya da zaman zaman çok büyük etkilerle ileri de mühendis olacağının sinyallerini açık açık verir. Kendimden örnek vereyim: Ben daha henüz 13 yaşımda iken karar vermiştim mühendis olmaya ve bu kararı alırken etrafımda ya da yakın çevremde bana örnek olabilecek tek bir mühendis olmadan. 13 yaşımdan itibaren kafama koymuştum ve bulduğum her fırsatta mühendisliğe ufakta olsa bir adım attıracak işlere yoğunlaşmaya calışıyordum.Basit bir örnekle orta okulda benimle aynı nesili paylaşan insanlar bilir el işi adı altında bir derste herkes halı dokuma,boncuk işleme ya da büyük bir kartona gazete parçaları birleştirerek resim oluşturma projeleri gerçekleştirirken ben ise piller,anahtarlar,lambalar ve motorlarla uğraşak bir proje çıkarma uğraşında olurdum.Diğer arkadaşlarım usta birer halı dokumacı ya da ressam olabildiler mi bilmiyorum ama ben hedefime ulaştım. Bahsettiğim bu kesim seçimini farkındalıkla yapmış olan geçmişine şöyle kısa bir göz attığında muhakkak bu ve buna benzer birçok ışığı tekrar görecektir.En azından bir çoğumuz dedemizin eski bir televizyonunun ya da radyosunun içini merakına yenik düşüp açmıştır değil mi? :)
2. Elektrik Elektronik Mühendisliği okurken neler yaptık ?
Mühendisliğin hangi dalını okursanız okuyun varış çizgisini görmek gayet meşakatli ve zor bir iştir.Aklıma kısa bir hikaye geliyor.Gerek lise ve gerekse dersane hayatında hocaların ve yakın çevrenin verdiği tavsiyeler arasında şu sözler hep aklımda "Üniversiteyi kazan herşey daha kolay olacak". Haklı değiller :) bu söz kesinlikle sizi motive etmek adına sanki üniversitenin bir tatil köyü olduğu imajı vermenin ötesinde değil gerçektende.Üniversite yılları her zaman zorlu olmuştur olmalıdır da.İlk bölüm yılımda ve ilk dersimde şu duygu hakimdi.Sonunda buradayım :). Bu sözü söylerken de ilk dersine geç kalmış, üniversitede dersleri %100 ingilizce olan ve bunun farkındalığı ile o üniversiteyi seçmiş ve komedi olarak düz lise hayatında sadece 1 saatlik ingilizce dersi almış ve "how are you ?" sorusu ve cevabından başka bir ingilizce söz dizimi bilmeyen biri olarak ingilizce kimya dersini kapıdan içeri girmeden dinliyorken söylemiş olmam gerçektende müthişti :). Hazırlık okudum iyi bir ingilizce edindim ama kapıda 5 dk lık dersi dinlediğim bölümde sadece duyduğum 3-5 kelimeyi anlayabiliyordum.Ümitsizliğe kapılmadım istediğim yerdeydim ve başarabilirdim.Sadede gelelim ingilizce benim açık yaramdı.Sizinde açık yaralarınız olabilir yılmadan onları üniversite yıllarında kapatmalısınız.
Birçok üniversiteli öğrenci ile konuştuğumda derslerden dolayı asla kendilerini geliştirmek için boş vakitlerinin kalmadığından bahsediyorlar.Haklı olabilirler mi? Sanmıyorum.Evet üniversite hayatı yoğun ders çalışmakla geçebilir ve bu yoğunluk sizlerde kendinize yeterince zaman ayıramadığınız algısını uyandırabilir.Her öğrencinin kedine ayırabileceği uzun bir zaman periyodu kesinlikle vardır.Şöyle gözünüzün önüne getirin ders çalışmadığınız ya da okulunuzun olmadığı anlarda neler yaptınız.Yaz tatilini konumuzun dışında tuttuğumuzu varsayıyorum.Ben söyleyeyim çoğu uyku ile geçti.Geri kalan kısmı bilgisayar oyunları,film serileri izlemekle.Arkadaşlarınıza ayrıdığınız zamanı da bunlardan ayrı tutuyorum, lakin arkadaşlarınızla geçirdiğiniz hiçbir vakti boş zaman olarak değerlendirmem :).
Hepimiz mühendisiz hesap konusunda da iyiyiz gelin sizlerle bir hesap yapalım.Hesabımızı gün içerisindeki zaman harcalamalarımızı gözden geçirerek yapalım bakalım kendimize zaman ayırabilecek miyiz?
bir gün : 24 saat
okul saatleri : 9 saat (ortalama olarak dusunuyorum bu artabilir ya da azalabilir + ders araları zaman dahil :) )
uyku : min 7 saat (yetişkin bir insanın ortalama uyuması gereken sure azalabilir ama artmamalıdır.)
okul ve uykuya ayırdığımız zaman toplamı 16 saat
geriye 8 saatlik bir zaman dilimi var peki bu 8 saatlik zaman diliminde neler yapabiliriz?
çalışkan bir öğrenciyiz günlük ders tekrarı maksimum 2 saat
bize kaldı 6 saat
2 saat dinlendik kaldı 4 saat (konustugumuz dilim hafta içi bu arada :) )
4 saatlik altın dilimi ne için harcıyoruz ? bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor.Zamandan yakınan her öğrencinin elinde olan bu 4 saat nereye gidiyor.
"mühendisler her zaman geç yatmayı ve uykusuz kalmayı her ne kadar şikayet etselerde severler"
bu altın ve gerçekçi söz bizim daha fazla zaman kazanmamıza olanak tanıyabilir :)
3.Mühendislik eğitimi hayatımız boyunca bize verilenler yeterli mi?
İlk olarak üniversitelerin amacından bahsedelim isterseniz. Üniversetelerin asıl amacı öğrencilerin merakına uyandırmak üzerinedir. Hiçbir hocanın size aslında birşeyler öğretme gibi bir amaç taşıması gerekmemektedir. Sizde sorumlu oldukları ders ile ilgili ön bilgiyi verir, sizde o yönde araştırma ve merak duygusu uyandırır ve ileride sizden gelebilecek olan sorulara cevap verme yükümlülüğü vardır. Ancak günümüzde üniversiteler ve dolayısı ile dersi veren akademik personel öğretici rolüne geçtiğinden öğrencilerin üniversitelere karşı bakış açıları ister istemez değişmiştir.
Her öğrenci üniversitesinden kendisine a dan z ye mesleği ile ilgili herşeyi öğretmesini bekler.Bu ise hiçbir zaman gerçekleşmez.Ülkemizdeki üniversitelerin durumu tartışmak istemiyorum sadece sistemden bahsetmeye çalışacağım. Kimse üniversitesinden kendisini mezun olduğunda iş hayatına herşeye karşı hazırlıklı halde sunmasını beklemesin.Bu kesinlikle ütopik olurdu.Stajların amacı bu yönde olsada malesef gidilmeyen stajlar ya da stajlarda ilgi görmeyen öğrenciler malesef iş hayatına hazırlıksız yakalanmakta.
Konumuzun başına gelelim.Birazda aldığımız, teoriden öteye geçmeyen derslerden bahsedelim.Okul hayatımız boyunca o kadar çok ders alırız ki her öğrenci zamanla bu ders ne işime yarayacak sorusunu kendisine sormaya başlar.Size şunu belirteyim çoğu ders işinize yaramayacak, eğer ki akademisyen olma gibi bir hayaliniz yok ise. Peki üniversitede edinemeyeceksek sektörel bilgileri ya da sektörün gerektirdiği donanımları biz üniversitede alamayacaksak ne yapmalıyız ?
Bir hesap yapmıştık kendimize ne kadar zaman ayırabilir diye.İşte o zaman dilimini kendimizi donanımlı hale getirmek için kullanmalıyız.Peki bunlar ne olabilir? sıralamaya çalışalım :
-2. bir dil öğrenme
-Programlama dillerinden birine hakim olma
-hobi devreleri oluşturma
-mesleki makaleler okuma
.......
Bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz.Şu anda aklınıza şu soru gelmesi lazım :
Peki ben kendimi ne yönde geliştirmeliyim ?
İlk olarak hangi konuda uzman olmak istediğine karar ver.Sonrasında internet üzerinde bulabileceğin kariyer sitelerinden uzman olmak istediğin alanla ilgili iş ilanlarına göz at.İş ilanında yer alan her bir maddeyi kendine uyarla ve açıkta kalan maddeler üzerine yoğunlaş.
Örnek: günlük 1 saatlik çalışma ile 8 ay içerisinde kalbur üstü bir java programcısı olmanız mümkün :)
"Unutma üniversite sana iş hayatında karşılaştığın bir sorunla ilgili bilgiyi google da nerede ve ne şekilde aratacağı yetisini verecektir.Onu nasıl kullanacağın senin donanımına kalmıştır.Donanımlı ol."
5. İş hayatında neler olacak?
Her zaman şu soru sorulur "yeni mezunun iş arıyorum ama her firma tecrübeli eleman arıyor". Evet her firma aslında tecrübeli eleman arıyor gibi görünsede firmaların vermiş oldukları ilanlarda bu olmazsa olmaz haline gelmiş.Sen durmadan başvurularına devam et muhakkak mülakat alacaksın.Hiçbir zaman ilk girdiğin işte çok yüksek maaş bekleme, okul zamanında hayalini kurduğun arabayı elde etmene daha uzun yıllar olabilir :).
İlk firmanız her zaman geleceğinizi belirler.Üniversiteden yeni mezunsunuz.Diğer bir deyimle sektörde çömezsiniz ve ustalaşma yolunda size ilk adımlarınız attıracak olan ilk firmanız olacaktır.İlk işe gireceğiniz firmayı bu nedenle ince eleyip sık dokuyun.Her zaman önü açık ve kendinizi geliştirebileceğiniz bir pozisyon olsun.Bunlar neler olabilir araştırma ve geliştirme departmanları ya da saha mühendisliği. Neden bu iş alanları?. Masa başı bir işte mühendis gelişemez.Her mühendis sahanın ya da üretimin tozunu yutmadığı sürece gelişimini sürdüremez.Bu nedenle ilk firma seçiminizde kurumsal bir firma olması elzem bir durum değildir.Hatta kurumsal olmayan küçük ya da orta ölçekli bir firmada çalışmanız yararınıza olabilir.
Gelelim finansal konulara :).Bu girdiğiniz firmaya ya da edindiğiniz donanıma göre değişecektir ancak bu konuda ütopik olmanızı istemem, lakin hayal kırıklığına uğramayın.Mühendisin piyasa tabiri ile ederi her zaman tecrübesi ve donanımı ile doğru orantılı olarak artar.
"Mühendis şarap gibidir.Yıllandıkça değeri artar"
Bu uzun yazımda sizlerle mühendislik yolundaki zorlu adımlardan ve iş hayatından kısa kesitler sunmaya çalıştım.Umarım severek,eğlenerek ve en önemlisi kendiniz tartarak bir nebze de olsun mühendisliğe karşı farkındalığınızın arttığı bir yazı olmuştur.
Bir sonraki yazımda sizlere mühendislerin muhakkak sahip olması gereken kaynaklardan detaylı olarak bahsetmeye çalışacağım.
Yazımıza olayların en basından baslayalım isterseniz.
1. Neden Elektrik Elektronik mühendisliğini seçtik?
Herkes adına konusamayacagımın farkındayım ancak hazırlık dahil 5 yıllık ögrencilik hayatımda kendi gözlemlerime dayanarak sunu rahatlıkla soyleyebilirim. Elektrik Elektronik muhendisligini secen 2 kesim var.
1.kesim rahat gelecek arayanlar :
Sunu belirtmeliyim bu kesim için hayat hiç kolay olmayacak.Hatırlıyorum bölümümüzde 3. sınıfı goremeden bolum degistirmek mecburiyetinde kalan bircok arkadasımız oldu. Her biri edindigi yuksek öss puanlarının (hani su 3 saatlik, gelecegimizi her sorudaki 5 adet şıkka bağlayan sınav) etkisi ve mühendislik yaşamının rahat olacağı ümidi ile gelmiş arkadaşlardı.Karamsar olmayalım bir kesim mezun olmayı başardı ancak malesef kendi işlerini yapamadılar ya da yapmakta gerçektende zorlandılar.
Nasılsa bir modacı küçüklükten gelerek kıyafet seçimleri ile modacı olacağını, nasıl ki bir sanatçı gerek sesi gerekse yeteneği ile gelecekte sanatçı olabileceğinin sinyallerini verebiliyorsa, mühendis olacak kişi de zaman zaman küçük detaylarla ya da zaman zaman çok büyük etkilerle ileri de mühendis olacağının sinyallerini açık açık verir. Kendimden örnek vereyim: Ben daha henüz 13 yaşımda iken karar vermiştim mühendis olmaya ve bu kararı alırken etrafımda ya da yakın çevremde bana örnek olabilecek tek bir mühendis olmadan. 13 yaşımdan itibaren kafama koymuştum ve bulduğum her fırsatta mühendisliğe ufakta olsa bir adım attıracak işlere yoğunlaşmaya calışıyordum.Basit bir örnekle orta okulda benimle aynı nesili paylaşan insanlar bilir el işi adı altında bir derste herkes halı dokuma,boncuk işleme ya da büyük bir kartona gazete parçaları birleştirerek resim oluşturma projeleri gerçekleştirirken ben ise piller,anahtarlar,lambalar ve motorlarla uğraşak bir proje çıkarma uğraşında olurdum.Diğer arkadaşlarım usta birer halı dokumacı ya da ressam olabildiler mi bilmiyorum ama ben hedefime ulaştım. Bahsettiğim bu kesim seçimini farkındalıkla yapmış olan geçmişine şöyle kısa bir göz attığında muhakkak bu ve buna benzer birçok ışığı tekrar görecektir.En azından bir çoğumuz dedemizin eski bir televizyonunun ya da radyosunun içini merakına yenik düşüp açmıştır değil mi? :)
2. Elektrik Elektronik Mühendisliği okurken neler yaptık ?
Mühendisliğin hangi dalını okursanız okuyun varış çizgisini görmek gayet meşakatli ve zor bir iştir.Aklıma kısa bir hikaye geliyor.Gerek lise ve gerekse dersane hayatında hocaların ve yakın çevrenin verdiği tavsiyeler arasında şu sözler hep aklımda "Üniversiteyi kazan herşey daha kolay olacak". Haklı değiller :) bu söz kesinlikle sizi motive etmek adına sanki üniversitenin bir tatil köyü olduğu imajı vermenin ötesinde değil gerçektende.Üniversite yılları her zaman zorlu olmuştur olmalıdır da.İlk bölüm yılımda ve ilk dersimde şu duygu hakimdi.Sonunda buradayım :). Bu sözü söylerken de ilk dersine geç kalmış, üniversitede dersleri %100 ingilizce olan ve bunun farkındalığı ile o üniversiteyi seçmiş ve komedi olarak düz lise hayatında sadece 1 saatlik ingilizce dersi almış ve "how are you ?" sorusu ve cevabından başka bir ingilizce söz dizimi bilmeyen biri olarak ingilizce kimya dersini kapıdan içeri girmeden dinliyorken söylemiş olmam gerçektende müthişti :). Hazırlık okudum iyi bir ingilizce edindim ama kapıda 5 dk lık dersi dinlediğim bölümde sadece duyduğum 3-5 kelimeyi anlayabiliyordum.Ümitsizliğe kapılmadım istediğim yerdeydim ve başarabilirdim.Sadede gelelim ingilizce benim açık yaramdı.Sizinde açık yaralarınız olabilir yılmadan onları üniversite yıllarında kapatmalısınız.
Birçok üniversiteli öğrenci ile konuştuğumda derslerden dolayı asla kendilerini geliştirmek için boş vakitlerinin kalmadığından bahsediyorlar.Haklı olabilirler mi? Sanmıyorum.Evet üniversite hayatı yoğun ders çalışmakla geçebilir ve bu yoğunluk sizlerde kendinize yeterince zaman ayıramadığınız algısını uyandırabilir.Her öğrencinin kedine ayırabileceği uzun bir zaman periyodu kesinlikle vardır.Şöyle gözünüzün önüne getirin ders çalışmadığınız ya da okulunuzun olmadığı anlarda neler yaptınız.Yaz tatilini konumuzun dışında tuttuğumuzu varsayıyorum.Ben söyleyeyim çoğu uyku ile geçti.Geri kalan kısmı bilgisayar oyunları,film serileri izlemekle.Arkadaşlarınıza ayrıdığınız zamanı da bunlardan ayrı tutuyorum, lakin arkadaşlarınızla geçirdiğiniz hiçbir vakti boş zaman olarak değerlendirmem :).
Hepimiz mühendisiz hesap konusunda da iyiyiz gelin sizlerle bir hesap yapalım.Hesabımızı gün içerisindeki zaman harcalamalarımızı gözden geçirerek yapalım bakalım kendimize zaman ayırabilecek miyiz?
bir gün : 24 saat
okul saatleri : 9 saat (ortalama olarak dusunuyorum bu artabilir ya da azalabilir + ders araları zaman dahil :) )
uyku : min 7 saat (yetişkin bir insanın ortalama uyuması gereken sure azalabilir ama artmamalıdır.)
okul ve uykuya ayırdığımız zaman toplamı 16 saat
geriye 8 saatlik bir zaman dilimi var peki bu 8 saatlik zaman diliminde neler yapabiliriz?
çalışkan bir öğrenciyiz günlük ders tekrarı maksimum 2 saat
bize kaldı 6 saat
2 saat dinlendik kaldı 4 saat (konustugumuz dilim hafta içi bu arada :) )
4 saatlik altın dilimi ne için harcıyoruz ? bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor.Zamandan yakınan her öğrencinin elinde olan bu 4 saat nereye gidiyor.
"mühendisler her zaman geç yatmayı ve uykusuz kalmayı her ne kadar şikayet etselerde severler"
bu altın ve gerçekçi söz bizim daha fazla zaman kazanmamıza olanak tanıyabilir :)
3.Mühendislik eğitimi hayatımız boyunca bize verilenler yeterli mi?
İlk olarak üniversitelerin amacından bahsedelim isterseniz. Üniversetelerin asıl amacı öğrencilerin merakına uyandırmak üzerinedir. Hiçbir hocanın size aslında birşeyler öğretme gibi bir amaç taşıması gerekmemektedir. Sizde sorumlu oldukları ders ile ilgili ön bilgiyi verir, sizde o yönde araştırma ve merak duygusu uyandırır ve ileride sizden gelebilecek olan sorulara cevap verme yükümlülüğü vardır. Ancak günümüzde üniversiteler ve dolayısı ile dersi veren akademik personel öğretici rolüne geçtiğinden öğrencilerin üniversitelere karşı bakış açıları ister istemez değişmiştir.
Her öğrenci üniversitesinden kendisine a dan z ye mesleği ile ilgili herşeyi öğretmesini bekler.Bu ise hiçbir zaman gerçekleşmez.Ülkemizdeki üniversitelerin durumu tartışmak istemiyorum sadece sistemden bahsetmeye çalışacağım. Kimse üniversitesinden kendisini mezun olduğunda iş hayatına herşeye karşı hazırlıklı halde sunmasını beklemesin.Bu kesinlikle ütopik olurdu.Stajların amacı bu yönde olsada malesef gidilmeyen stajlar ya da stajlarda ilgi görmeyen öğrenciler malesef iş hayatına hazırlıksız yakalanmakta.
Konumuzun başına gelelim.Birazda aldığımız, teoriden öteye geçmeyen derslerden bahsedelim.Okul hayatımız boyunca o kadar çok ders alırız ki her öğrenci zamanla bu ders ne işime yarayacak sorusunu kendisine sormaya başlar.Size şunu belirteyim çoğu ders işinize yaramayacak, eğer ki akademisyen olma gibi bir hayaliniz yok ise. Peki üniversitede edinemeyeceksek sektörel bilgileri ya da sektörün gerektirdiği donanımları biz üniversitede alamayacaksak ne yapmalıyız ?
Bir hesap yapmıştık kendimize ne kadar zaman ayırabilir diye.İşte o zaman dilimini kendimizi donanımlı hale getirmek için kullanmalıyız.Peki bunlar ne olabilir? sıralamaya çalışalım :
-2. bir dil öğrenme
-Programlama dillerinden birine hakim olma
-hobi devreleri oluşturma
-mesleki makaleler okuma
.......
Bu listeyi istediğimiz kadar uzatabiliriz.Şu anda aklınıza şu soru gelmesi lazım :
Peki ben kendimi ne yönde geliştirmeliyim ?
İlk olarak hangi konuda uzman olmak istediğine karar ver.Sonrasında internet üzerinde bulabileceğin kariyer sitelerinden uzman olmak istediğin alanla ilgili iş ilanlarına göz at.İş ilanında yer alan her bir maddeyi kendine uyarla ve açıkta kalan maddeler üzerine yoğunlaş.
Örnek: günlük 1 saatlik çalışma ile 8 ay içerisinde kalbur üstü bir java programcısı olmanız mümkün :)
"Unutma üniversite sana iş hayatında karşılaştığın bir sorunla ilgili bilgiyi google da nerede ve ne şekilde aratacağı yetisini verecektir.Onu nasıl kullanacağın senin donanımına kalmıştır.Donanımlı ol."
5. İş hayatında neler olacak?
Her zaman şu soru sorulur "yeni mezunun iş arıyorum ama her firma tecrübeli eleman arıyor". Evet her firma aslında tecrübeli eleman arıyor gibi görünsede firmaların vermiş oldukları ilanlarda bu olmazsa olmaz haline gelmiş.Sen durmadan başvurularına devam et muhakkak mülakat alacaksın.Hiçbir zaman ilk girdiğin işte çok yüksek maaş bekleme, okul zamanında hayalini kurduğun arabayı elde etmene daha uzun yıllar olabilir :).
İlk firmanız her zaman geleceğinizi belirler.Üniversiteden yeni mezunsunuz.Diğer bir deyimle sektörde çömezsiniz ve ustalaşma yolunda size ilk adımlarınız attıracak olan ilk firmanız olacaktır.İlk işe gireceğiniz firmayı bu nedenle ince eleyip sık dokuyun.Her zaman önü açık ve kendinizi geliştirebileceğiniz bir pozisyon olsun.Bunlar neler olabilir araştırma ve geliştirme departmanları ya da saha mühendisliği. Neden bu iş alanları?. Masa başı bir işte mühendis gelişemez.Her mühendis sahanın ya da üretimin tozunu yutmadığı sürece gelişimini sürdüremez.Bu nedenle ilk firma seçiminizde kurumsal bir firma olması elzem bir durum değildir.Hatta kurumsal olmayan küçük ya da orta ölçekli bir firmada çalışmanız yararınıza olabilir.
Gelelim finansal konulara :).Bu girdiğiniz firmaya ya da edindiğiniz donanıma göre değişecektir ancak bu konuda ütopik olmanızı istemem, lakin hayal kırıklığına uğramayın.Mühendisin piyasa tabiri ile ederi her zaman tecrübesi ve donanımı ile doğru orantılı olarak artar.
"Mühendis şarap gibidir.Yıllandıkça değeri artar"
Bu uzun yazımda sizlerle mühendislik yolundaki zorlu adımlardan ve iş hayatından kısa kesitler sunmaya çalıştım.Umarım severek,eğlenerek ve en önemlisi kendiniz tartarak bir nebze de olsun mühendisliğe karşı farkındalığınızın arttığı bir yazı olmuştur.
Bir sonraki yazımda sizlere mühendislerin muhakkak sahip olması gereken kaynaklardan detaylı olarak bahsetmeye çalışacağım.